Çiçek: “Seni elbette seviyorum“ dedi. “Eğer bunu anlayamadıysan, suç bende. Ama sen de en az benim kadar aptalca davrandın. Neyse, mutlu ol. O korunağı da bırak elinden, artık onu istemiyorum.”
“Ama rüzgar...”
“O kadar da hasta değilim. Gecenin derinliği bana iyi gelecektir. Bir çiçek olduğumu unutma.“
“Ama hayvanlar...”
“Eğer kelebekleri görmek istersem, birkaç tırtılla iti geçinmem gerekecek. Eğer bunu yapmazsam, hiç arkadaşım olmaz. Sen uzaklarda olacaksın.
Hayvanlara gelince, onlardan korkmuyorum. Benim de pençelerim var “ diyerek dört küçük dikenini gösterdi.
Sonra da “ Böyle oyalanma, sinirlerim bozuluyor. Gitmeye karar verdin, o halde git“ dedi.
Ağladığının görülmesini istememişti. Çok gururlu bir çiçekti.
10.
Küçük prens kendisini komşu asteroitlerin arasında buldu. Bu asteroitlerin numaraları 325, 326, 327, 328, 329, ve 330’du. Kendisine bir meşgale bulabilmek ve bilgisini artırmak için sırayla onları ziyaret ermeye karar verdi.
İlk asteroitte bir kral yaşıyordu. Mor kumaştan yapılmış giysisiyle tahtında otururken, oldukça haşmetli görünüyordu.
Küçük prensi görünce: “ Ah, işte halkımın bir üyesi “ dedi.
“ Beni daha önce hiç görmediği halde kim olduğumu nereden bilebiliyor? “ diye düşündü küçük prens.
Kralların dünyayı çok basit bir gözle algıladıklarını bilmiyordu. Krallara göre bütün insanlar, onların emirleri altında bulunan kimselerdi. “
Biraz daha yakına gel de seni iyice göreyim “ dedi kral. Nihayet emir verecek birini bulduğu için, oldukça kibirlenmişti.
Küçük prens oturabileceği bir sandalye bulmak için çevresine bakındı, ama kralın kürkü bütün gezegeni kaplamıştı. Bu yüzden ayakta kaldı ve yorgun olduğu için de esnedi.
“ Kralın karşısında esmemek görgü kurallarına aykırıdır, esnemeni yasaklıyorum “ dedi kral.