— Doğrusunu söylemek gerekirse Diaspar bizi şaşırttı. Onun da diğer kentlerin tuttuğu yolu tutmasını, çökmesini, ölmesini bekliyorduk ama Diaspar tam tersine sağlam, yıkılmaz, dünya durdukça ayakta kalabilecek bir uygarlığa erişti. Bunun bizim hayranlık duymadığımız bir uygarlık olmasına rağmen bu uygarlıktan kaçıp kurtulmayı dileyenlerin bunu başarmalarından, kurtulmalarından, bize sığınmalarından hep memnuniyet duyduk. Diaspar’la Lys arasındaki yolculuğu şimdiye dek düşünebileceğinizden çok daha fazla kimse yapıp kurtuldu ve bunların hemen hepsi de çok değerli insanlardı çünkü.
Alvin, Seranis’in söylediklerinden nasıl olup da bu derece emin olabileceğini merak etti. Bu güvenin yanı sıra, Diaspar’a karşı takındığı tavrı da beğenmemişti. Gerçi bu sözcük tamamen yersiz değildi ama Alvin’in yolculuğuna yine de kaçış adı verilemezdi.
Bir yerde bir çan çaldı. Peşpeşe altı kere çaldı ve altıncı çalışının uğultusu sakin, durgun havada ağır ağır dinerken Alvin güneşin iyice alçalmış olduğunu, doğu ufkunun hafiften kararmaya başlamış olduğunu gördü.
— Diaspar’a dönmem gerek. Rorden beni bekliyor.
Altıncı Bölüm
SERANİS, Alvin’e bir süre düşünceli düşünceli baktıktan sonra ayağa kalktı:
— Lütfen biraz bekleyin. Halletmem gereken bazı işler var. Theon’a gelince sizinle yalnız kalıp sorular sormak için yanıp tutuştuğuna hiç kuşku yok.
Seranis merdivenlere doğru yürüyüp gözden kaybolunca Theon, Alvin’i bir soru yağmuruna tuttu. Theon, Diaspar’dan söz edildiğini duyduğu, kentlerin uygarlıklarının doruğuna erişmiş oldukları zamanlara ait kayıtları da görmüş olduğu halde, kent sakinlerinin nasıl bir yaşam sürdüğünü yine de düşleyememekteydi. Öyle ki sorularının çoğu Alvin’i ilk başlarda epey eğlendirdi ama Lys hakkındaki cehaletinin Theon’un kentler konusundaki cehaletini kat kat aştığını en sonunda anlayınca da gönül eğlendirmeyi unuttuğu gibi suratı da bir karış asıldı.
Seranis epey bir süre sonra geri döndüğünde yüzünden hiçbir şey anlaşılamamaktaydı.
— Durumunuzu görüşüyoruz. Siz şimdi ne kadar söz verirseniz verin böyle bir sırrın saklanmasına yine de imkân olmadığı için eğer Diaspar’a dönerseniz varlığımızı tüm kent öğrenecek.
Alvin bu sözler üzerine vücuduna hafif bir panik duygusunun yayılmaya başladığım hissetti. Seranis bunu anlamış olmalıydı ki daha sonraki sözleri daha güven verici, daha yatıştırıcıydı:
— Sizi arzunuz hilâfına alıkoymak niyetinde değiliz. Bu bakımdan eğer Diaspar’a dönerseniz beyninizden Lys’ le ilgili her şeyi silmemiz gerekecek.
Bir an duraksadıktan sonra devam etti:
— Sizden öncekilerin hepsi de Lys’e temelli kalmak için geldiklerinden daha önce hiç böyle bir şey yapmamış, kimsenin beynini yıkamamıştık.
Alvin cevap vermeden önce iyice düşündü:
— Beynimi yıkamanıza gerek yok. Diaspar’ın varlığınızı öğrenmesi kötü bir şey olmadığı, tam tersine her iki taraf için de iyi bir şey olduğu için gerek yok.
Seranis bu yanıttan hiç hoşlanmamış görünmekteydi.
— Biz aynı kanıda değiliz. Şimdiye dek bize hep halkınızın en değerlileri, en seçkinleri geldi. Oysa eğer şimdi kapılarımızı açarsak ne kadar avare, tembel varsa onlarla üstüne üstlük de yeni heyecanlar peşinde koşan macera düşkünleri üşüşecek, Lys bunlarla dolup taşacaktır ki biz böyle bir şeyi kesinlikle istemiyoruz.
Seranis’in tümüyle bilinçsiz, tümüyle taraflı tutumundan ötürü bir uzlaşmaya varma umutlan gitgide suya düşüp cam gitgide sıkılmaya başlayan Alvin bu sefer dobra dobra konuştu.
— Bu doğru değil. Geri dönmeme müsaade edip ondan sonra da kapılarınızı ardına kadar açsanız bile Diaspar’dan Lys’e geleceklerin sayısı yine de bir elin parmaklarını geçmeyecektir.
— Karar verme yetkisi bende değil. Sorunu Konsey’in üç gün sonraki toplantısına götüreceğim. O zamana kadar da konuğum olursunuz.
Sesi hafifçe yumuşadı:
— Theon’da size ülkemizi gezdirir.
— Konuğunuz olmayı çok isterdim ama dediğim gibi Rorden beni bekliyor. Ayrıca burada olduğumu da biliyor ve derhal geri dönmezsem her şeyi yapabilir.
Seranis hafifçe gülümsedi:
— Bu sorun üzerinde oldukça durduk. Şu anda bu soruna çözüm bulmaya çalışıyoruz ve bulup bulamayacağımızı da yakında anlayacağız.
Alvin bu kadar açık bir gerçeği önemsememiş, ihmal etmiş olduğundan ötürü kendini, sadece kendini suçladı.
Geçmiş çağlarda yaşamış olan mühendisler ebediyen yaşayacak bir sistem yaratmışlardı. Bunun en açık kanıtı da Lys’e yaptığı yolculuktu ve o, kafası kırılacak budala, bu sistemi sadece önemsememekle kalmamış, üstüne üstlük bir de küçük görmüştü.
Telefonlu görüntü alıcısının ekranındaki kromatik sis perdesi kalkıp da Rorden’in odasının tanıdık çizgileri belirince Alvin böyle bir şeyin olmasını artık çoktandır beklediği halde yine de sarsıldı.
Bürosunda oturan Kayıtlar Muhafızı başım kaldırıp Alvin’i görünce sevindi ve duyduğu sevinci şakacı bir tavırla konuşarak gizlemeye çalıştı.
— Bu kadar çabuk döneceğini ummamıştım doğrusu. Karşılamaya geleyim mi?