Küçük Prens

"Право же, взрослые - очень странные люди", - только и подумал он, пускаясь в путь.

12.

Üçüncü gezegende bir ayyaş yaşıyordu. Bu ziyareti çok kısa sürmüş, ama küçük prensi derinden etkilemişti.

На следующей планете жил пьяница. Маленький принц пробыл у него совсем недолго, но стало ему после этого очень невесело.

Ayyaş adam masada sessizce oturuyordu. Masanın üzerinde bir kısmı dolu, bir kısmı boş bir sürü şişe vardı.

Там он встретил пьяницу который сидел перед целым рядом бутылок - пустых и полных.

Küçük prens:” Burada ne yapıyorsunuz?” diye sordu.

- Что это ты делаешь? - спросил Маленький принц.

“ İçki içiyorum “ diye yanıtladı adam kederli bir biçimde.

- Пью, - мрачно ответил пьяница.

“ Neden içki içiyorsunuz?”

- Зачем?

“Unutmak için.”

- Чтобы забыть.

Küçük prens adamın durumuna üzülmüştü. “ Neyi unutmak için? “

- О чем забыть? - спросил Маленький принц. Ему стало жаль пьяницу.

“ Utandığımı “ diye yanıtladı adam.

- Хочу забыть, что мне совестно, - признался пьяница и повесил голову.

Yardım etmek isteyen küçük prens, “ Neden utandığınızı? “dedi.

- Отчего же тебе совестно? - спросил Маленький принц. Ему очень хотелось помочь бедняге.

“ İçki içmekten “ diye yanıtladı ve tam bir sessizliğe gömüldü ayyaş adam.

- Совестно пить! - объяснил пьяница, и больше от него нельзя было добиться ни слова.

Küçük Prens yoluna devam etti. Çok şaşkındı. “ Büyükler gerçekten de, gerçekten de çok tuhaflar “ dedi kendi kendine.

И Маленький принц отправился дальше, растерянный и недоумевающий. "Да, право же, взрослые очень, очень странный народ", - подумал он, продолжая путь.

13.

Dördüncü gezegen bir iş adamına aitti. Adam öyle meşguldü ki, küçük prens geldiğinde başını kaldırıp bakmadı bile.

Четвертая планета принадлежала деловому человеку. Он был так занят, что при появлении Маленького принца даже головы не поднял.

“ Günaydın “ dedi küçük prens, “ sigaranız bitmiş.”

- Добрый день, - сказал ему Маленький принц. - Ваша сигарета погасла.

“ Üç artı iki beş eder. Beş artı Beş artı yedi on iki, on iki üç daha on beş ede. Günaydın. On beş artı yedi yirmi iki eder. Yirmi iki altı daha yirmi sekiz eder. Onu yakacak vaktim yok. Yirmi sekiz üç daha otuz bir. Pöh! Hepsi birden beş yüz bir milyon, altı yüz yirmi iki bin, yedi yüz otuz bir eder.”

- Три да два - пять. Пять да семь - двенадцать. Двенадцать да три - пятнадцать. Добрый день. Пятнадцать да семь - двадцать два. Двадцать два да шесть - двадцать восемь. Некогда спичкой чиркнуть. Двадцать шесть да пять - тридцать один. Уф! Итого, стало быть, пятьсот один миллион шестьсот двадцать две тысячи семьсот тридцать один.

“ Beş yüz bir milyon tane olan nedir? “

- Пятьсот миллионов чего?

“ Hı! Sen hala orada mısın? Beş yüz bir milyon...Hatırlamıyorum. Çok fazla işim var. Ben önemli bir adamım. Gevezelik edecek vaktim yok benim! İki beş daha yedi eder...”

- А? Ты еще здесь? Пятьсот миллионов... Уж не знаю чего... У меня столько работы! Я человек серьезный, мне не до болтовни! Два да пять - семь...

“ Beş yüz bir milyon tane olan nedir? Diye yineledi küçük prens. Hayatında bir kez bile sorduğu sorunun cevabını almadan bırakmamıştı.

- Пятьсот миллионов чего? - повторил Маленький принц: спросив о чем-нибудь, он не отступался, пока не получал ответа.

İş adamı başını kaldırdı.

Деловой человек поднял голову.