— Böyle şey olur mu? (как такое возможно?) Beraber geldik (мы вместе пришли;
— Şimdi yanımızda idi (он только что был с нами: «он сейчас был рядом с нами»;
— Eve az önce gözümüzün önünde girdi (недавно у нас на глазах вошел в дом;
— Onun içeri girdiğini gördük (мы видели, как он вошел;
— Hoca kuş olup uçamaz ya... (Ходжа же не птица, чтобы летать: «птицей летать не может ведь»;
Kadıncağız (бедная женщина) bu ağızları kalabalık çömezlerle baş edemeyeceğini anlar (понимает, что не справится с этими бойкими на язык студентами;
— Hoca evde yok! (Ходжи нет дома) diyerek kapıyı yüzlerine kapar (говоря, закрывает дверь у них перед носом;
Mollalar ise oradan ayrılmayıp yeniden gürültü etmeye başlayınca (когда же ученики, не уходя оттуда, начали опять шуметь;
— Siz de amma uzun ediyorsunuz, der (ну вы тоже уж не знаете меры, говорит;
Belki kapı iki tanedir
Nasreddin Hoca merhum bir gün evine yemeye giderken, peşine dört beş molla takılır. Kendisini övmeye başlarlar. Hoca ise, işin içyüzünü pek güzel anlamıştır. Mollaların maksadı yemeğe ortak olmaktır. Halbuki Hoca'nın bütçesi buna hiç de müsait değildir. Olsa bile bu doymak bilmez aç adamlara rızkını yedirmeye hiç hevesi yoktur.
Yolda bir iki defa bir bahane ile onları savmak ister ama, hepsi de biribirinden pişkin mollalar, oralı bile olmazlar. Bunlar, Hoca'nın sofrasına iyice göz koymuşlardır.
Nihayet bu şekilde konuşa konuşa evin önüne kadar gelirler. Oraya varınca Hoca mollalara:
— Siz bir dakika şurada bekleyin! diyerek kendi içeri girer. Onları da kapının dışında bırakır. Karısına da bir yere saklanacağını, kapının önünde bekleşen fodlacı mollaları bir bahane ile savmasını söyler...
Kadın bir dakika sonra kapıyı aralayarak mollalara orada ne beklediklerini sorar.
Mollalar, Hoca'yı beklediklerini söyleyince:
— Hoca Efendi evde yok! der.
Pişkin mollalar hemen itiraza başlarlar:
— Böyle şey olur mu? Beraber geldik.
— Şimdi yanımızda idi.
— Eve az önce gözümüzün önünde girdi.
— Onun içeri girdiğini gördük ama dışarı çıktığını görmedik..
— Hoca kuş olup uçamaz ya... Mutlaka evdedir.
Kadıncağız bu ağızları kalabalık çömezlerle baş edemeyeceğini anlar. Ne yapacağını bilemez. Tekrar:
— Hoca evde yok! diyerek kapıyı yüzlerine kapar.
Mollalar ise oradan ayrılmayıp yeniden gürültü etmeye başlayınca, bütün bu konuşulanları dinlemiş olan Hoca daha fazla dayanamadan başını pencereden uzatır:
— Siz de amma uzun ediyorsunuz, der. Evin iki kapısı olamaz mı? Ben de bu kapıdan girdikten sonra karıma görünmeden öbür kapısından çıkıp gitmiş olamaz mıyım?