Büyükler hiçbir zaman geri dönmemişti. Atılımın gücü zamanla zayıflamış, Lys halkı da bu atılımın taraftarlarını dağlara sürüp sonunda Shalmirane’a sığınmaya mecbur bırakmıştı ama sofular inançlarını o zaman bile yitirmeyip bekleyiş ne kadar uzun sürerse sürsün yine de bekleyeceklerine, Büyükleri yine de karşılayıp yine de selamlayacaklarına yemin etmişlerdi. İnsanoğlu zamana meydan okumanın yolunu çağlar önce öğrenmiş ve diğer birçok bilgiyi kaybettiği halde bu bilgiyi yitirmemişti. İçlerinden birkaçını Büyükleri beklemeleri için Shalmirane’ da gözcü bıraktıktan sonra geri kalanlar kendilerini döndürtüp düşsüz bir uykuya dalmışlardı.
Gözcüler ölüyor, yerlerini uyandırılanlar alıyor, uyuyanların da, gözcülerin de sayısı gitgide azalıyordu ama kendilerinden önce gelmiş olanlar gibi yeni gözcüler de Ustada inançlarım kaybetmeyip beklemeye, gözlemeye devam ediyorlardı. Üstadın son nefesinde söylediklerine bakılırsa Büyüklerin Yedi Güneşlerin gezegenlerinde yaşadığına kuşku yoktu. Gözcüler de bu nedenle daha sonraki yıllarda birçok kez uzaya sinyaller göndermeye çalışmışlardı. Sonunda bu sinyal gönderme teşebbüsleri de tavsayıp uzun süre önce anlamsız bir merasim hüviyetine bürünmüştü.
Öykü şimdi artık sonuna gelmekteydi. Çok kısa bir süre soma Shalmirane’daki son gözcü de ölüp geriye sadece üç robot kalacak, çok uzun bir süre önce sadece kendilerinin nedenini bildiği bir dava uğruna Yer Yuvarlağına gelmiş olan insanların uzay gemilerine artık sadece bu üç robot gözcülük edecekti.
Titrek ses kesilince Alvin yeniden dünyaya, bildiği dünyaya döndü. Geçmişin küçük bir bölümü kısa bir süre için aydınlandıktan soma bütünü bir kere daha karanlıkla, zifiri karanlıkla örtülmüştü ve o da cehaletinin büyüklüğü karşısında daha önce hiç duymamış olduğu kadar büyük bir eziklik hissetmekteydi.
Dünya tarihi öyle bir kopuk iplikler yumağı, öyle bir arapsaçıydı ki, neyin önemli neyin önemsiz olduğunu hiç kimse söyleyemezdi. Bunun yanı sıra Üstadla Büyüklere ilişkin bu akıl almaz öyküde ilk çağlar uygarlıklarından her nasılsa artakalmış sayısız efsanenin herhangi birinden başka bir şey olmayabilirdi. Yine de bu robotlar Alvin’in daha önce gördüklerine hiç mi hiç benzememekteydiler. Bu bakımdan böyle bir dürtü duymasına rağmen öyküyü yine de tümüyle geri çeviremez, baştan aşağı deli saçması, bütünüyle bir delinin hezeyanları varsayamazdı.
Kuşkularını birdenbire açığa vurdu:
— Bu robotlara muhakkak ki sorular sorulmuştur. Eğer bu robotlar Yer Yuvarlağına Üstad’la birlikte geldilerse, Üstadın sırlarını da hâlâ bilmeleri gerekir.
Yaşlı adam bezgin bir tavırla gülümsedi:
— Biliyorlar ama açıklamıyorlar. Hiçbir zaman da açıklamayacaklar. Üstad sorular soracağımızı öngörüp kumandayı onlara devretmeden önce gereken önlemleri almış. Bu bakımdan duvara sorulsa ses verir ama onların çıtı bile çıkmaz.
Alvin bunu çok iyi anlıyordu. Diaspar’daki Birleştiriciyi, Alaine’in bu Birleştiricisinin bilgisinin bir kısmına koymuş olduğu kısıtlamaları düşündü. Bu kısıtlamalar zamanla kaldırılabilirler, kaldırıldıklarında da Baş Birleştirici bu küçük, köle robotlardan sonsuz derecede daha karmaşık bir aygıt olarak ortaya çıkabilir. Acaba Rorden, geçmişin sırlarını çözmekte o kadar usta olan Rorden o gün geldiğinde Birleştiricilerin gizlediği bilgiyi onlardan zorla söküp almaya muktedir olabilecek miydi? Ama Rorden hem çok uzaktaydı hem de Diaspar’dan hiçbir zaman ayrılmayacaktı. İzleyeceği yolu birden apaçık bir şekilde gördü. Ancak çok genç, cesareti cehaletinden doğacak bir kimsenin göze alabileceği bu yol Alvin’in inanç, kendine güven gibi nesi var nesi yoksa her şeyini öne sürmesini, her şeyi göze almasını gerektiriyordu ama bir kere karar vermişti ve artık caymayacak, hedefine doğru azimle ilerleyecekti. Büyük bir kurnazlıkla üç robotu gösterdi.
— Üçü de birbirinin ay m mı? Her biri her şeyi yapabilir mi yoksa ayrı ayrı uzman oldukları alanlar mı var demek istiyorum.
— Bunu hiç düşünmedim. Bir şey dilediğim zaman o an hangisi boştaysa ondan istiyorum. Ama şimdi düşününce aralarında herhangi bir fark olduğunu sanmıyorum.
Hafiften hafife kuşkulanmaya başlamış gibi görünen Theon başım çevirip dikkatle baktı ama Alvin gözlerini arkadaşının gözlerinden ustalıkla kaçırıp masum bir tavırla devam etti:
— Şu sıralar yapacak pek öyle fazla bir işleri de yok herhalde.
Aklına hiçbir art düşünce gelmeyen yaşlı adam dürüstçe cevapladı:
— Hayır. O günler çok gerilerde kaldı. Shalmirane artık eski Shalmirane değil.