— Annem çok hasta (моя мама очень больна;
Hoca başını sallayarak söylenir (Ходжа, качая головой, говорит;
— Fesuphanallah! (о Боже!) Bizim komşular (наши соседи;
Hayal
Evde yalnız bulunduğu bir gün Hoca'nın canı şöyle mis gibi bir çorba çeker. Kendi kendine söylenir:
— Şöyle tavuk suyu ile yapılmış, bol limonlu bir şehriye çorbası olsaydı, der.
Tam bu sırada kapı çalınır, elinde boş bir kâse ile gelen komşu çocuğu:
— Annem çok hasta da sizden biraz çorba istedi Hocam, der.
Hoca başını sallayarak söylenir:
— Fesuphanallah! Bizim komşular hayalin bile kokusunu alıyorlar...
Nerelere kadar...
(Докуда …)
Nasreddin Hoca, kırda (Насреддин Ходжа в степи;
Bu durumu gören (увидившие это /положение/;
— Ne oldu sana (что с тобой /случилось/) Hoca efendi? Bu ne iştir (что это такое;
Hoca, koşmasını sürdürerek (продолжая бежать;
— Sesimin nerelere kadar gittiğini merak ettim de... (Да стало мне интересно, как далеко распространяется мой голос; s
Nerelere kadar...
Nasreddin Hoca, kırda sesinin yettiğince bağırarak ezan okuyor ve olanca hızıyla koşuyormuş.
Bu durumu gören birkaç kişi, Hoca'ya bir şey olduğunu düşünerek yanına yaklaşıp sormuşlar:
— Ne oldu sana Hoca efendi? Bu ne iştir?
Hoca, koşmasını sürdürerek:
— Sesimin nerelere kadar gittiğini merak ettim de... Onun için arkasından koşuyorum! demiş.
Nasreddin Hoca ve balık
(Ходжа Насреддин и рыба)